Appeals Legal Remedies in Criminal Procedure Law

Av. Bayram Volkan Alan

Özet

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun olağan kanun yolları başlığı altında itiraz kanun yolu düzenlenmiştir.

Böylece hâkim kararları ile kanunun öngördüğü hallerde mahkeme kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvurulabilmektedir. Bu çalışmada ilk olarak olağan kanun yolu olan itirazın tanımı yapılacak, akabinde itirazın konusu ve nedenleri incelenecektir. Son olarak ise itirazı inceleyecek olan merciinin hangisi olduğu belirlenip, itiraz sonucu verilecek kararlar üstünde durulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Ceza Muhakemesi Hukuku, Olağan Kanun Yolları, İtiraz

Abstract
Criminal Procedure Code of the ordinary legal remedies are regulated under the laws of the road appeal. So where required by law to appeal the judge's decision, it may refer legal remedies against the court decision.In this study, the first to be made in the definition of objections to the usual remedies, but then the subject of the appeal and the reasons will be examined.Finally, what is the authority identified who will examine the appeal will focus on decisions taken objection results.

Keywords: Criminal Procedure Law, Ordinary Legal Remedies, Appeals

Giriş

İlk derece mahkemesince verilen karar, muhakemenin kesin olarak sona erdiği anlamına gelmemekte; bundan sonra, denetim muhakemesi adını verdiğimiz yeni bir evre başlamaktadır.[1]Yargılama yapan makamların karar veya hükümlerinde hukuka aykırılıkların ve/veya hataların bulunması pek tabi ki kaçınılmazdır. Bu nedenle kararların denetim muhakemesi çerçevesinde incelenmeye açık olması, hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Mahkemeler tarafından verilen (ara ve son) kararların hukuka aykırı olması durumunda, yapılan bu hukuka aykırılık nedeniyle bireylerin haklarının veya hukuken korunan yararlarının zarar görmesini engellemek için verilen kararın maddi ve/veya hukuksal açıdan bir kez daha aynı veya başka bir mahkeme tarafından incelenmesini sağlayan ve itiraz, temyiz, istinaf, olağanüstü itiraz, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi gibi çeşitleri bulunan hukuksal çarelere denetim muhakemesi (yasa yolu) denir.[2]Yargılama makamı tarafından verilen bir kararın hatalı ya da hukuka aykırı olduğu iddiası ile ortaya çıkan uyuşmazlığın çözülmesi amacıyla yargılama makamının önüne götürülmesi şeklindeki Hukuki çare[3] “kanun yolu ”na başvurma ya da “kanun yolu davası” olarak adlandırılır.[4] Kanun yoluna başvurmak, hukuka uygun ve doğru kararlar vermek için önemli olduğu gibi sanık açısından bir hak olduğu kadar toplum için de bir teminattır.[5]

    Denetim muhakemesi yoluna gidebilmek için bu yolun yasayla açıkça öngörülmüş olması gerekmektedir. Ceza mahkemesince verilen kararların üst derece mahkemesince incelenmesi yönündeki güvence, Anayasada değil, uluslararası sözleşmelerde yer almaktadır.[6] Bu bağlamda, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi m.14/5 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek 7 no.lu protokol m.2 ilk derece mahkemesi kararlarının üst derece mahkemesince incelenmesi yönünde bir güvence içermektedir.

Yargılama makamı kararları konusundaki uyuşmazlığı çözecek olan makam kural olarak uyuşmazlık hakkında karar veren makamdan başka bir makamdır. Buna “kanun yoluna başvurmanın aktarma veya devretme etkisi” denmektedir.[7] Bu bağlamda denetim muhakemesine başvurmanın aktarma etkisi, aleyhine denetim muhakemesine başvurulan kararı, daha yüksek dereceli bir başka mahkemenin incelenmesi anlamına gelir.[8] Bu bağlamda aktarma etkisi, itiraz, istinaf ve temyiz bakımından söz konusu olup, kararı veren makamın dışında başka bir makam tarafından inceleme yapılmasıdır.

    Kanun yollarını, öncelikle olağan ve olağanüstü kanun yolları olarak ikili bir ayrıma tabi tutmak mümkündür. Kesin olmayan kararlara karşı gidilebilecek denetim muhakemesi yollarına olağan; kesin veya kesinleşmiş kararlara karşı gidilebilen denetim muhakemesi yollarına ise olağan üstü denetim muhakemesi denir.[9] Bunlardan itiraz, istinaf ve temyiz kanun yolları ilk gruba, olağanüstü itiraz, kanun yararına temyiz ve yargılamanın yenilenmesi halleri ise ikinci gruba girmektedir. Olağan denetim muhakemesi yolları içerisinde temyiz, verilen kararın yalnızca hukuksal denetimi ile sınırlı iken, itiraz ve istinafta hem hukuksal hem de maddi denetim yapılmaktadır. Bu durumda inceleme konumuz olan “itiraz” olağan kanun yoludur.

A. Ceza Muhakemesi Hukukunda İtiraz Kanun Yolu

 

I- Tanım

İtiraz, kural olarak hâkim kararları, kanunun açıkça belirttiği durumlarda da mahkemelerce son karardan önce verilen ara kararlardan mağdur olduğunu ileri süren ilgililerin başvurusu üzerine, bu kararın gerek maddi gerekse hukuksal yönden bir başka yargı organı tarafından yeniden incelenmesini sağlayan bir denetim muhakemesi yoludur.[10] İtiraz kesinleşmemiş kararlara karşı gidilebildiği için olağan bir denetim yoludur.[11]İtirazda istinafta olduğu gibi, hem maddi ve hem de hukuksal inceleme yapılmaktadır. Bu nedenle itiraz, hukuki veya fiili sebeplerden birine dayanabileceği gibi yeni olaylara ve delillere de dayanabilir. İtiraza konu olan kararı veren mahkemede ileri sürülmemiş olaylar ve deliller itiraz merciine getirilebilir ve itiraz mercii de bunları inceleyerek hatta gerekirse yalnız yeni olaylara ve yeni delillere dayanarak karar verebilir.

    Bununla birlikte itiraz, istinaf ve temyizden, incelemeye konu olan kararın niteliği bakımından ayrılmaktadır. Nitekim istinaf ve temyiz, mahkemenin son kararlarına karşı gidilebilen bir denetim muhakemesi yolu iken, itiraza hâkim veya kanunda açıkça öngörülen hallerde mahkemenin ara kararlarına karşı gidilebilmektedir (CMK m.267). Başka bir deyişle mahkeme ara kararlarına karşı kural olarak itiraz kanun yoluna başvuru yapılamaz. Şayet kanunda itiraz kanun yoluna başvurulabileceğini ilişkin açık bir düzenleme bulunmaz ise, mahkeme ara kararlarına karşı nihai karar ile birlikte temyiz yoluna gidilir.

    412 sayılı CMUK’da itirazın adi ve acele olmak üzere iki çeşidi bulunmaktaydı. Adi ve acele itiraz süresi, başvurulabilecek haller ve inceleme mercii bakımından farklılıklar göstermekteydi.[12]Ancak 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK bu ayrıma son vermiş ve böylece iki itiraz türü arasındaki farkların bir önemi kalmamıştır. 

II- İtiraza Konu Olan Kararlar

    İtiraz, kural olarak, hâkim kararlarına karşı gidilebilen olağan kanun yoludur. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 267 nci maddesinde “hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hallerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir” hükmüne yer vermekle birlikte bu konuya açıklık getirilmiştir. Bu düzenlemeden de açıkça anlaşılacağı üzere, hâkim kararlarına karşı itiraz kanun yoluna başvuru yapılabilir. Ancak kanunda açık bir düzenleme bulunmadığı takdirde mahkeme ara kararlarına karşı itiraz yoluna başvuru yapılamayacaktır. Başka bir deyişle hâkim kararlarına karşı itiraz yoluna başvuru yapılabilmesi mümkün iken, mahkeme ara kararlarına karşı ancak itiraz yoluna başvuru yapılabileceğine ilişkin kanunda açık bir düzenleme bulunduğu takdirde başvuru yapılabilecektir. Şayet kanunda bu yönde bir düzenleme bulunmaz ise, mahkeme ara kararları nihai kararlar ile birlikte temyize konu olabilecektir. Bu nedenle itiraz yoluna başvurulabilecek hâkim kararlarının tek tek sayılmasına gerek yoktur. Ancak mahkemelerin tüm kararlarına karşı itiraz kanun yolu açık olmadığından mahkemelerin hangi kararlarına karşı itiraz yoluna başvuru yapılabileceğinin belirtilmesi gerekmektedir.

Bu kapsamda, CMK’na göre itiraz edilebilecek kararlar şunlardır;

  • Adli yargı içerisindeki mahkemeler bakımından verilen görevsizlik kararları (CMK m. 5, f. 2)
  • Yer yönünden yetkisizlik kararları (CMK m. 18, f. 3)
  • Hâkimin ret isteminin kabul edilmemesine ilişkin kararlar (CMK m. 28, f. 1)
  • Hâkimin ret isteminin süresinde yapılmadığı, ret sebebi ve delili gösterilmediği ve ret isteminin duruşmayı uzatmak amacı ile geri çevrildiğine dair kararlar (CMK m. 31, f.3)
  • Zabıt kâtiplerinin ret isteminin geri çevrilmesi kararları (CMK m. 32, f. 1)
  • Eski hale getirme isteminin reddine ilişkin karar (CMK m. 42, f. 2)
  • Yasal bir sebep olmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında uygulanan disiplin hapsi kararı (CMK m. 60, f. 4)
  • Şüpheli veya sanığın akıl hastası olup olmadığını tespit amacıyla gözlem altına alınma kararı (CMK m. 74, f. 4)
  • Şüpheli veya sanığın beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması kararı (CMK m. 75, f. 6)
  • Diğer kişilerin beden muayenesi ve vücudundan örnek alınması kararı (CMK m. 76, f. 5)
  • Tutuklama kararları (CMK m. 101, f. 5)
  • Şüpheli veya sanığın tutukluluk halinin devamına veya salıverilmesine dair ret kararları (CMK m. 104, f. 2)
  • Şüphelinin Adli kontrol altına alınarak serbest bırakılması isteminin reddine, soruşturma ve kovuşturma evrelerinin her aşamasında şüpheli veya sanığın salıverilme isteminin reddine ilişkin kararlar (CMK m. 105)
  • Adli kontrole ilişkin kararlar (CMK m. 111, f.2 )
  • El konulan eşyanın iadesi isteminin reddi kararı (CMK m. 131, f.1 )
  • Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat istemine dair dilekçenin eksiklik taşıdığı gerekçesiyle reddedilmesi kararı (CMK m. 142, f. 4)
  • Koruma tedbirleri nedeniyle ödenen tazminatın geri alınmasına dair karar (CMK m. 143, f. 1)
  • Müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat hakkında tutuklu veya hükümlünün müdafilik veya vekilliğini üstlenmekten yasaklama kararı (CMK m. 151, f. 4)
  • İddianamenin iadesi kararı (CMK m. 174, f. 5)
  • Muhakemenin durması kararı (CMK m. 223, f. 8)
  • Kaçak sanığın duruşmaya gelmesini sağlamak amacıyla zorlama amaçlı el koyma kararı (CMK m. 248, f. 8)
  • Yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulü veya reddi kararları (CMK m. 319, f. 3; CMK m. 321, f. 3).

III- İtiraz Kanun Yoluna Başvuru Yapabilecek Kişiler

    Ceza Muhakemesi Kanunu’nda itiraz kanun yoluna başvuru yapabilecek kişiler düzenlenmiş değildir. Bu nedenle olağan kanun yoluna başvurma hakkına sahip olanlar itiraz yoluna da başvuru yapabilmektedirler. Cumhuriyet Savcısı, şüpheli, sanık ve katılan sıfatını almış olan kişiler ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yollarına başvuru yapma hakkı mevcuttur (CMK m. 260, f. 1).

    Bununla birlikte, CMK’nun 261 inci maddesine göre, avukatlar da, müdafiliğini veya vekilliğini üstlendiği kişilerin açık arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir. Yine CMK’nun 262 nci maddesine göre, şüpheli veya sanığın yasal temsilcisi ve eşi, şüpheli veya sanığa açık olan kanun yollarına süresi içinde kendiliklerinden başvurabilirler.

    Öte yandan, tanık, bilirkişi ve öteki kişilerin de kendilerini ilgilendiren kararlara karşı itiraz edebileceklerini öngören CMUK m. 297/2’ye paralel bir düzenleme CMK’da yer almamış olsa da, bunların da kendilerini ilgilendiren kararlara karşı itiraz yoluna gidilebileceği hususu açıktır.[13]


IV-  İtiraz Süresi, Yöntemi ve Etkisi

    İtiraz, kural olarak itiraza konu kararı veren makama, Kanunu’nun ayrıca hüküm koymadığı hallerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren 7 gün içinde bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır (CMK m. 268, f. 1). Bu durumda tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar (CMK m. 268, f. 1). Böylece CMK madde 268’de itiraz için süre 7 gün olarak öngörülmüştür. Bu süre hak düşürücü süredir ve ilgililerin “kararı öğrendiği günden itibaren” işlemeye başlar. Öğrenme tebliğ ya da tefhim yoluyla olur. Tebliğden önce karar öğrenilmiş ise, tebliğ beklenmeksizin de itiraz kanun yoluna gidilebilir.[14]

    İtiraza ilişkin bu prosedür genel bir kuralı ifade etmekte olup, anılan maddenin son cümlesine göre, tutukluların kanun yollarına başvurabilmesine ilişkin m.263 hükümleri saklıdır (CMK m. 268, f.1, son cümle). Nitekim CMK’nun 263 üncü maddesinde, tutuklu olan şüpheli veya sanığın kanun yoluna müracaatı için özel bir düzenleme getirilmiştir (CMK m. 263).[15]Kanun’da itiraz gerekçelerinin gösterilip gösterilmemesi hususunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak itiraz gerekçelerinin gösterilmesinin itirazın tetkikini kolaylaştırması bakımından yararlı olacağı ileri sürülmüştür.[16]

    Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok 3 gün içinde, itirazı incelemeye yetkili mercie gönderir (CMK m. 268, f. 2). Burada öngörülen süre, düzenleyici süre olup, bir işlemin yapılıp yapılmaması için belirlenen ve yaptırımı olmayan süredir, bu nedenle kanunda öngörülen bu süre geçtikten sonra gönderilmesi işlemi geçersiz kılmaz.[17]

Yeri gelmiş iken itiraz kanun yoluna başvurmanın etkisinin neler olduğunu da açıklamada fayda vardır. Bu bağlamda, itirazın durdurma etkisi yoktur.[18] Başka bir ifade ile itiraz dilekçesinin verilmesi, aleyhine itiraz olunan kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. Ancak kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek mercii, geri bırakılmasına karar verebilir (CMK m. 269, f. 2). Kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması kararının verilmesi re’sen veya talep üzerine olmaktadır. Ancak itiraz dilekçesi vermenin durdurma etkisinin bulunmaması kuralına CMK madde 74/4 ile istisna getirilmiştir. Bu maddeye göre; “Gözlem altına alınma kararına karşı itiraz yoluna gidilebilir; itiraz, kararın yerine getirilmesini durdurur.”

İtirazı inceleyecek merci, yazı ile cevap verebilmesi için itirazı, Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilir (CMK m. 270, f. 1). Merci, inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılmasını da emredebilir. 11.04.2013 tarihinde kabul edilen 6459 sayılı “İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 20 nci maddesi ile eklenen 2 nci fıkraya göre, 101 ve 105 inci maddeler uyarınca yapılan itiraz üzerine Cumhuriyet savcısından görüş alınması durumunda, bu görüş şüpheli, sanık veya müdafine bildirilir. Şüpheli, sanık veya müdafi üç gün içinde görüşünü bildirebilir (Ek: 11.4.2013-6459/20 md.).

V- İtirazı İncelemeye Yetkili Makamlar

    Ceza Muhakemesi Kanunu itirazı inceleyecek yetkili mercileri madde 268’de saymıştır. Anılan maddeye göre;Sulh ceza hâkimliği kararlarına yapılan itirazların incelenmesi, o yerde birden fazla sulh ceza hâkimliğinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen hâkimliğe; son numaralı hâkimlik için bir numaralı hâkimliğe; ağır ceza mahkemesinin bulunmadığı yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine; ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerlerde tek sulh ceza hâkimliği varsa, en yakın ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine aittir.İtiraz üzerine ilk defa sulh ceza hâkimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz edilmesi durumunda da (a) bendindeki usul uygulanır. Ancak, ilk tutuklama talebini reddeden sulh ceza hâkimliği, tutuklama kararını itiraz mercii olarak inceleyemez.Asliye ceza mahkemesi hâkimi tarafından verilen kararlara yapılacak itirazların incelenmesi, yargı çevresinde bulundukları ağır ceza mahkemesine ve bu mahkeme ile başkanı tarafından verilen kararlar hakkındaki itirazların incelenmesi, o yerde ağır ceza mahkemesinin birden çok dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye; son numaralı daire için birinci daireye; o yerde ağır ceza mahkemesinin tek dairesi varsa, en yakın ağır ceza mahkemesine aittir.Naip hâkim kararlarına yapılacak itirazların incelenmesi, mensup oldukları ağır ceza mahkemesi başkanına, istinabe olunan mahkeme kararlarına karşı yukarıdaki bentlerde belirtilen esaslara göre bulundukları yerdeki mahkeme başkanı veya mahkemeye aittir.Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları ile Yargıtay ceza dairelerinin esas mahkeme olarak baktıkları davalarda verdikleri kararlara yapılan itirazlarda; üyenin kararını görevli olduğu dairenin başkanı, daire başkanı ile ceza dairesinin kararını numara itibarıyla izleyen ceza dairesi; son numaralı daire söz konusu ise birinci ceza dairesi inceler. 

VI- İtiraz Üzerine Verilecek Kararlar

    İtiraz öncelikle ön koşullar yönünden incelenir. Kabul edilebilirlik açısından yapılan inceleme, itirazın süresinde yapılıp yapılmadığı, itiraz edenin buna hakkı olup olmadığı ve itiraza konu olabilecek bir kararın bulunup bulunmadığı noktalarında yapılır.[19] Kanunda yazılı olan haller saklı kalmak üzere, itiraz hakkında duruşma yapılmaksızın karar verilir (CMK m. 271, f. 1). Bununla birlikte, gerekli görüldüğünde, Cumhuriyet savcısı ve sonra müdafi veya vekil dinlenir.

İtiraz yerinde görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir. Bu bağlamda, itiraz incelemesi üzerine hukuki ve maddi inceleme yapan yetkili makam iki tür karar verebilir; 1) İtirazı haklı görülmediğinde red kararı verilir, 2) İtiraz haklı görülür ise, hukuka aykırı karar kaldırılır ve hukuka uygun karar yine itirazı incelemiş olan makam tarafından tesis edilir.Örneğin, sanığın tutuklanması kararına itiraz edilmiş ve itiraz haklı bulunmuşsa merci tutuklama kararının kaldırılmasına ve sanığın salıverilmesine; sanığın tutuklanmamasına itiraz edilmiş ve haklı bulunmuşsa bu durumda ise merci sanığın tutuklanmasına karar verebilir.

Kararın mümkün olan en kısa sürede verilmesi gerekmektedir. Bu husus yargılamanın makul süre içinde yapılması başka bir deyişle, adil yargılama hakkının gerçekleşmesi açısından son derece önemlidir.

Merciin, itiraz üzerine verdiği kararları kesindir; ancak ilk defa merci tarafından verilen tutuklama kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir. Ancak itiraz üzerine verilen kararlar kanun yararına bozma kararına konu olabilir.[20]

B- Sonuç

    İtiraz, henüz kesinleşmemiş hâkim veya kanunun gösterdiği hallerde mahkeme kararlarında hata veya hukuka aykırılıkların bulunduğu gerekçesiyle bu kararların daha yüksek bir makam tarafından maddi ve hukuki bakımdan incelenmesini ve denetlenmesini sağlamak için yapılan olağan bir kanun yolu başvurusudur. Bu bağlamda itirazın konusu hâkim kararları ile “hüküm” olarak ifade edilen mahkemelerin son kararlarından önce verilen ve esas teşkil etmeyen ara kararlardır. CMUK’dan farklı olarak CMK sisteminde adi ve acele itiraz ayrımı ve CMUK’da yer alan sayma yöntemi terk edilmiştir.

Kaynakça

Artuk, Emin/Gökcen, Ahmet/Yenidünya, Caner, Gerekçeli Ceza Kanunları, Ankara 2012.

Aydın, Devrim, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda İtiraz, TBB Dergisi 65. Sayı, 2006.

Kunter, Nurullah/Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Baskı, İstanbul 2006.

Özbek, Veli Özer/Kanbur, Mehmet Nihat/Doğan, Koray/Bacaksız, Pınar/Tepe, İlker, Ceza Muhakemesi Hukuku.

Öztürk, Bahri/Tezcan, Durmuş/Erdem, Mustafa Ruhan/Sırma, Özge/Kırıt, Yasemin Filiz/Özaydın, Özdem/Akcan, Esra/Erden, Efser, Nazari Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 8. Baskı, İstanbul 2014.

Toroslu, Nevzat, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2001.

Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuk, 11. Baskı, İstanbul 2005.

 

[1]Öztürk, Bahri/Tezcan, Durmuş/Erdem, Mustafa Ruhan/Sırma, Özge/Kırıt, Yasemin Filiz/Özaydın, Özdem/Akcan, Esra/Erden, Efser, Nazari Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 8. Baskı, İstanbul 2014, s.637.

[2]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.638.

[3]Yurtcan, Erdener, Ceza Yargılaması Hukuk, 11. Baskı, İstanbul 2005, s. 449.

[4]Kunter, Nurullah/Yenisey, Feridun/Nuhoğlu, Ayşe, Muhakeme Hukuku Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku, 14. Baskı, İstanbul 2006, s. 1302; Toroslu, Nevzat, Ceza Muhakemesi Hukuku, Ankara 2001, s. 289.

[5]Kunter/Yenisey/Nuhoğlu, s. 1304.

[6]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.639.

[7]Öztürk, Bahri/Tezcan, Durmuş/Erdem, Mustafa Ruhan/Sırma, Özge/Kırıt, Yasemin Filiz/Özaydın, Özdem/Akcan, Esra/Erden, Efser, Nazari Uygulamalı Ceza Muhakemesi Hukuku, 8. Baskı, İstanbul 2014, s.650.

[8]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.650.

[9]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.665.

[10]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.665; Özbek, Veli Özer/Kanbur, Mehmet Nihat/Doğan, Koray/Bacaksız, Pınar/Tepe, İlker, Ceza Muhakemesi Hukuku, s. 720; Aydın, Devrim, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda İtiraz, TBB Dergisi 65. Sayı, 2006, s. 64.

[11]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.666; Özbek/Kanbur/Doğan/Bacaksız/Tepe, s.720; Aydın, s. 64.

[12] Adi itirazın yapılması bakımından herhangi bir süre öngörülmemişti. Buna karşın acele itirazın yapılması bir haftalık süre bağlanmıştı. Kural, itirazın adi olması iken, acele itiraza hangi durumlarda başvuru yapılabileceği teker teker gösterilmişti.  Yine adi itirazda itiraz mercii, kararına itiraz edilen mercii idi. Bu itiraz yerinde görülürse söz konusu mercii tarafından karar düzeltilirken, acele itirazda kararına itiraz edilen makamın kararı düzeltmesi olanaksız olup, itiraz dilekçesi itiraz edilecek makama verilmekte, itirazı kararı veren makamdan başka bir makam incelemekte ve yine kararı itiraz edilen başka makam vermekte idi.

[13]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.668.

[14]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.668.

[15]CMK madde 263’e göre, “(1) Tutuklu bulunan şüpheli veya sanık, zabıt kâtibine veya tutuklu bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabilir.

(2) Zabıt kâtibine başvuru hâlinde, kanun yollarına başvuru beyanı veya dilekçesi ilgili deftere kaydedildikten sonra bu hususları belirten bir tutanak düzenlenerek tutuklu bulunan şüpheli veya sanığa bir örneği verilir.

(3) Kurum müdürüne başvuru hâlinde ikinci fıkra hükmüne göre işlem yapılarak, tutanak ve dilekçe derhâl ilgili mahkemeye gönderilir. Zabıt kâtibi başvuruyu ilgili deftere kaydeder.

(4) Zabıt kâtibi veya kurum müdürü tarafından ikinci fıkra hükmüne göre işlem yapıldığı zaman kanun yolları için bu Kanunda belirlenen süreler kesilmiş sayılır.”

[16]Toroslu, s. 300.

[17]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.669; Aydın, s. 68

[18]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s.669; CMK m. 269; “(1) İtiraz, kararın yerine getirilmesinin geri bırakılması sonucunu doğurmaz. (2) Ancak, kararına itiraz edilen makam veya kararı inceleyecek merci, geri bırakılmasına karar verebilir.”

[19]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s. 670.

[20]Öztürk/Tezcan/Erdem/Sırma/Kırıt/Özaydın/Akcan/Erden, s. 671.